POLİTİKA 

BİRKAÇ “HIYAR” YÜZÜNDEN

Müsilaj…

Geçen seneye kadar müsilaj nedir hiçbirimiz bilmezdik.

Bu sene Marmara Denizi’nde bir felaket oldu, maşallah hepimiz hidrobiyolog olduk, müsilaj deyip geziyoruz.

Hıyardı mıyardı diye tartışmaya girenler sayesinde konu daha da ilgimizi çekti.

Hıyar mı? Ne hıyarı?” dedik, daldık konuya çoğumuz.

Fakat bu mesele hıyarla, denizhıyarıyla sınırlı kalmadı, birileri hıyarlık yapmak isteyince mesele birdenbire güncel siyasi malzeme oldu.

* * *

Mesele siyasi olunca tabii toplum olarak hıyarın bölünmesi gibi ikiye bölündük:

Birinci grup; “Marmara Denizi’nin içine CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi etti” diyenler…

İkinci grup, “Marmara Denizi’nin içine AKP hükümetleri etti” diyenler…

Herkes kendi bulunduğu yerden, kendi cephesinden şüpheler üretti.

Bu işte bir hıyarlık var” dedik.

Bilimsel araştırmaları filan dinledik.

Açık oturumlar, kapalı oturumlar, forumlar, müzakereler…

Beğendiklerimiz oldu, beğenmediklerimiz oldu.

Hıyara bak,” dedik, “bu da bizi yiyor”…

* * *

Bizim Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde bile müsilaj konusu tartışıldı.

AKP’li meclis üyeleri, bıyık altından gülerek, Marmara Denizi’ndeki müsilaj vakasının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iki sene önce CHP’ye geçmesinden dolayı kaynaklandığını ima ettiler.

Gelin, bakanlığımızla birlikte bunu çözelim” filan…

Oysa Marmara’nın bir tarafı Bursa, belediye AKP’li.

Bir tarafı Kocaeli, belediye AKP’li.

Geriye kalan üç-beş ilin belediyesi CHP’li ama o illerin sanayide, şunda bunda eti ne, budu ne?

Fakat siyaset bu tabii.

Herkes herkesi yiyor.

AKP’li meclis üyeleri de bizi yiyor!

* * *

Bölünme olur da tekrar birleşme, ittifak, koalisyon olmaz mı?

Belediye ile bakanlık “Marmara Denizi için ortak hareket etmeye karar verdik” deyince, Hürriyet başlığı attı:

Müsilaj koalisyonu…

Güler misin, ağlar mısın?

20 yıldır, “Koalisyonları bitirdik, koalisyonlar dönemi kapandı” diyen, öyle diye diye kafamızın etini yiyen anlayış, “Müsilaj koalisyonu kuruluyor” diyerek keyifleniyor, iyi mi?

Koalisyon dağılırsa ne olacak?

Marmara Denizi hıyar gibi ortada mı kalacak?

* * *

Marmara Denizi, tüm kıyıları aynı devlete ait tek denizmiş.

Dünyada örneği yokmuş.

Yani her denizin birkaç ülkeye kıyısı varmış, her deniz birkaç ülke tarafından ortaklaşa kullanılıyormuş; ama bir tek Marmara Denizi tamamen bir ülkeye, bize, Türkiye’ye aitmiş.

Yani Marmara’yı kimin öldürdüğü belli!

Topu atacağımız kimse yok.

Deniz bizim, mal bizim, hıyar bizim!

* * *

Bir yandan da jeolojik bir sevinç, heyecan ama kırgın bir sevinç, heyecan içindeyim bendeniz.

Marmara Denizi, tarih içinde birkaç kez ölmüş ölmüş dirilmiş.

Bir ara deniz çekilmiş, kara oluşmuş.

Irmaklar, vadiler oluşmuş.

Sonra Karadeniz yükselmiş, yükselmiş, şimdiki İstanbul Boğazı’nda kocaman bir çağlayan olmuş, sahayı doldurmuş, Marmara Denizi’ni oluşturmuş.

O vadiler, o ırmaklar Marmara Denizi’nin altında kalmış.

Ben böyle olmuş, dolmuş filan diye sanki bir-iki ay içinde olmuş bitmiş gibi anlatıyorum; ama sen ona bakma.

Jeolojide zaman uzun.

* * *

Benim derdim şu aslında:

Kimi milyonlarca yıl önce, kimi on binlerce yıl önce oluşan jeolojik olayları görmek insanlara nasip olmadı.

Düşünsenize, Karadeniz’in kocaman bir çağlayan halinde aktığını, Boğaz’ı, Marmara’yı oluşturduğunu görmek ne güzel olurdu.

Onu görmek nasip olmadı insana ama Marmara’nın ölümünü görmek böyle giderse bize, Türkiye’ye nasip olacak gibi.

Hem de neden?

Birkaç “hıyar” yüzünden…

Denizhıyarı canım…

Denizhıyarı…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar