EKONOMİ POLİTİKA TOPLUM 

BİM BAM BOM!

Hayat pahalıysa, çarşı pazarda yangın varsa bunun sorumlusu siyasi iktidardır.

Bu tartışmasız gerçek…

Ama siyasi iktidar bunu tartışmaya açıyor ve sorumlu olarak marketleri göstermek istiyor.

İktidara göre ekonomi iyi, işler tıkırında ama zincir marketler zam yapıyor!

İktidarın bu lafına inanan var mı?

Var elbette.

İşte burası şarkının BİM noktası!

* * *

Peki, hedef neden BİM?

Neden onca market varken, onlarca zincir market hedefteyken BİM daha çok dikkat çekiyor?

Siyaset kurumu, iktidar neden BİM’i daha çok kafaya takıyor.

Çünkü BİM marketleri hem “ürün veren üretici” hem “alışveriş yapan tüketici” profiliyle Türkiye’nin aynası gibi.

Ürün veren üreticilerin çok büyük kısmı, dev gıda tekellerine rağmen ayakta kalmış Anadolu işletmeleri.

Sağcı, dinci, dindar kesimlere ait işletmeler.

Bunlar reklam bütçesi, dağıtım bütçesi, stok fazlası gibi kalemler olmadığı için gıda tekellerinin ürettikleri ürünlerin muadilini ya da benzerini daha ucuza mal ettiler.

Bu Anadolu işletmeleri BİM’in zincirleri sayesinde aynı anda onlarca ilde pazara girmeyi başardılar.

Böylece süt, yoğurt, peynir, yumurta, sucuk, et ve tavuk gibi ürünler; bisküvi, çikolata, kek, kuruyemiş, hazır tatlı gibi ürünler dar gelirli kesime daha uygun fiyatlarla ulaştı.

Yıllardır bu marketler asgari ücretlilerin, sabit geliri olmayanların, öğrencilerin, dar gelirlilerin uğrak yeri oldu.

* * *

Türkiye ekonomisindeki kötü gidişi, paramızın değer kaybını, nitelikli ve besleyici gıdaya erişimde yaşanan zorlukları bu marketler bir süre gizledi.

Çünkü bu marketlerle, bir ailenin yaşaması için gereken tüm gıda ürünleri vardı ve bunlar diğer marketlere göre daha uygun fiyatlıydı.

Bu marketlerden alışveriş eden vatandaş pahalılığı fazla hissetmiyordu.

Fakat ekonomi öyle bir noktaya geldi ki, üretici fiyat endeksinde okunan o artışlar nedeniyle Anadolu sermayesi daha pahalıya üretmek zorunda kaldı.

Akaryakıt fiyatları arttı.

Elektrik, doğalgaz fiyatları arttı.

Asgari ücret arttı.

Süt fiyatları arttı.

Yem fiyatları arttı.

Un fiyatları arttı.

Bunlar artınca her şeyin fiyatı arttı.

Yani paramızın değer kaybı nedeniyle dar gelirlinin alım gücü de iyice düştü…

Ürün fiyatları iyice arttı.

Biri artıp biri düşünce…

BİM bile dar gelirliye pahalı gelmeye başladı.

Potansiyel BİM müşterisi de –şehirli, dar gelirli, temel gıda maddesi dışında harcama yapamayan– krizi hissetti.

İşte burası şarkının BAM teli noktası!

* * *

Bunun için siyaset kurumunun, potansiyel BİM müşterisine “Hayır, kriz yok, marketler pahalıya satıyor” mesajı vermesi gerekiyordu.

Çünkü dar gelirlinin, zorlu hayat maçındaki son kademesi BİM türü marketlerdi.

O kademe de kaybolursa dar gelirli zaten 2-0 geride başladığı maçta kalesinde daha fazla gol görür, skor 10-0’a giderdi…

Siyaset kurumu, böylesine bir algı operasyonunu denemek zorundaydı.

Geçmişte denemiş ve tutturmuştu.

Soğan ve patatesin pahalı olmasından üretici ve komisyoncuları sorumlu tutmuş, yurdun çeşitli yerlerinde soğan-patates depolarına baskın yapmıştı.

Halk zincir marketlerle ilgili algıyı da kabul eder miydi?

Etti.

Belli bir kesim, Türkiye’de ekonomik kriz, hayat pahalılığı olmadığına inanıyor.

Marketleri suçluyor.

Marketler zam yapmazsa her şey ucuz” diyor.

* * *

Aslında biz bu filmi iki sene önce soğan-patates depoları baskınları sırasında görmüştük.

Şimdi filmin değişik bir versiyonunu izliyoruz.

Sonraki adım, BİM şubelerine polis baskını, bu marketlerin tamamen kapatılması, hatta bazı yerlerde birtakım serseri vatandaşlar tarafından yağma edilmesi filan olur mu?

İşte burası da şarkının BOM noktası!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar