POLİTİKA TOPLUM 

ARKA KOLTUKTA, İKİ KİŞİLİK YALNIZLIK…

Eski model, tuş takımlı telefonun zil sesi duyuldu otobüsün arka koltuğunda.

1990’ların sonlarındaki telefon reklamlarını izler gibi olduk bir an.

Başına eşarp bağlamış, gözlüklü, yaşlı kadın eşarbını sıyırıp kulağına götürdü telefonu:

– Alo…

– Sakine, sen misin?

– Yok, guzum, daha yok. Bulamadık.

– Oraya baktık işte. Bir artı bir dedi ama tek bir oda. Başka şey yok. Tek oda he… 5 milyon dedi aylık. O da diyor depremzedesiniz diye 5 milyon ha. Yoksa daha yüksek diyor.

– Ne biliyim…

*

Telefon açan kişinin adının Sakine olduğunu öğrendik bu kısa konuşmadan.

Başına eşarp bağlamış, gözlüklü, yaşlı kadının depremzede olduğunu öğrendik.

Hâlâ kiralık ev bulamadığını öğrendik.

Ev ararken 1+0 evlere bakmak zorunda kaldığını öğrendik.

Mersin’de 1+0, yani tek göz oda bir evin aylık 5 bin liradan kiralandığını öğrendik.

O da depremzede diye 5 bine verildiğini, yoksa daha pahalı olduğunu öğrendik.

*

Yaşlı kadın telefonu kapatıp camdan dışarıyı izlemeye koyuldu.

Yanındaki erkek derin bir nefes çekti.

Ne diyor?” dedi.

– Kim? Sakine mi?

– He…

– Neyttiniz diyor işte… Ne biliyim…

*

İki depremzedeyi belediye otobüsünün arka koltuğunda, iki kişilik ama kocaman bir yalnızlığın ortasında bırakıp indim otobüsten.

Yaşat durağında üstgeçitten geçerken kulaklığı taktım telefona, radyoyu açtım.

Bir haber kanalı buldum.

Yüksek Seçim Kurulu önündeki arkadaşına bağlandı sunucu.

Muhabir malumat verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başvurusu inceleniyormuş.

Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun dosyası inceleniyormuş.

Muharrem İnce cumhurbaşkanı adaylığı için gereken 100 bin imzadan 50 binini bulmuş.

Fatih Erbakan da 50 bine dayanmış.

Sinan Oğan 20 bin civarındaymış.

Doğu Perinçek 10 bini geçmiş.

Ahmet Özal 700’ü bile bulamamış.

*

Atatürk Parkı’nın kıyısından, denize baka baka gazeteye doğru yürüdüm.

Acaba cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenen Ankara, seçimlerin sonucuna göre vaziyet almaya hazırlanan bürokrasi, devleti ve milleti koruyorum ayaklarına bürokrasi fetişizmine tutulan milliyetçiler, günlerdir kiralık ev arayan depremzede yaşlı çiftin derdini biliyor muydu?

Acaba telefon açan Sakine kimdi, o kadını niye aramıştı?

Sakine acaba depremzede çifti günlerdir misafir eden biri miydi, “Artık ev bulun da çıkın” mı diyordu yaşlı çifte?

Ankara egemenleri, hiç bilmedikleri bir şehirde, bir belediye otobüsünün arka koltuğunda, iki kişilik ama kocaman yalnızlığın ortasında kalan insanların hislerini duyabiliyor muydu?

*

Radyoyu kapattım.

Şöyle dedim:

– Ne biliyim…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar